7 Şubat 2013 Perşembe

Gemisine aşık bir limanım ben


Yağmur, simsiyah bir ızdırapla birlikte yağıyor üstüme. Islak, kuytusuz ve umutsuzum.  Bulamadı ya parmaklarım uzanıp dokunacakken saçlarını. Ve duydum ya dilinde patlayan mayınların seslerini. Öyle nefretle, öyle iğrenmiş bağırıyordun… O sesler; uğursuz bir ayninin ortasında aldı canımı.
Kendimden mi tiksindim, üzüldüm mü ne önemi var. Zaten yamalıyım. Zaten körüm.  Her nefes alışımda kalbime batan milimetrik kahırlarım var.

Açıklayamazdı hiçbir felsefe hissettiklerimizi… Şarkısızdık belki, belki de şiirsiz… Çok ağladık, çok konuştuk, çok kaçtık… Uçsuz, korkusuz, sakınmadan, tepeden tırnağa yanmayı oynayan tiyatral bir gösteriydik biz. Gözlerimizden seken birkaç damla yaşın peşine taktık aşkı.
Daha sana; yağmuru seyredeceğimiz pencere kenarı, battaniye ve çay getirecektim. Daha sana canımm diyecektim canımı verircesine… Biliyor musun?.. Bana hediye ettiğin ısırığı yokluyorum sık sık ve aynı sızı büküyor bileğimi… Sonra fotoğrafını kokluyorum köpekler gibi; bize dair bir iz bulup peşinden gitmek için.
Tanrım, gemisine aşık bir limanım ben,  günahım varsa ki, vardır… lütfen beni aşkla sınama.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder