7 Şubat 2013 Perşembe

Facia festivalleri


yasal takipler, vergi dairleri, icra daireleri, uçan daireler, sıçan daireler, yalakalıklar, kokuşmuş sistem, kokuşmuş ilişkiler, jiletler, tuzlar, kesici ve delici aletler birliği, diyaframından öptüklerim, uzun kırmızı vıceroy, en son kaça olurlar, sevgi kelebeği modern polyannalar, son ödeme gününü siklemeyen fatura hikayeleri, sahte cennet ilahları, kaos günleri, sızı geceleri, facia festivalleri… sizinle oynamadım ama kazandınız…
buraları acayip oldu pedro. insanlar jeton yutmuş gibi mekanik bir düzende yaşıyorlar. herşey acele, herşey son kullanma tarihine odaklı bir hiyerarşinin tekelinde, herşey dil ucuyla hissetmeden şablon bir eylemle yapılıyor ve ben buna çıldırıyorum. içimiz alış-veriş merkezi, dışımız betonarme, acun ılıcalı seviyoruz biz, televizyon seviyoruz. jetonu yutmaktan korkuyorum pedro.
bütün mahkemelerimi kurdum, anayarasanın yasa dışı maddesine göre, göz göre göre geceye mahkum ettim düşündüklerimi, düş bildiklerimi. çıplak gösteren gözlükler büyük yalanmış. kafatasını kırıp içinden geçenleri görmekte zor bir işlem… zira birkaç sinek harici ameliyat tecrübem yok. kırarken içinden geçenlere zarar verme ihtimali, çıplak gösteren gözlük fikri üzerinde çalışmanın daha mantıklı olduğunu düşündürtüyor.
düşün-dürtüyor ama düşünmüyorum. ahh pasiflora zamanım geldi. dayanılası bir yaşama planı üstünde çalışıyorum pedro. hani kaz dağları. hani kaz dağlarında bir köy evi, karşın deniz, yanın dağ, arkan orman… ve hayvanlar, domates, biber… organik tarım diyorum pedro. organik yaşam diyorum, ebeni diyorum hayat!.. hissederek yaşamak ya da.
ölüyoruz pedro, çok eksik ölüyoruz. heyy kel olamayı bırakıp heykel olasım geldi. benimle nasıl biliyorsan öyle seviş hayat. hiç tutmayacak bir sayısal kuponuna yaz mesela.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder