7 Şubat 2013 Perşembe

Ve sökülür bir aşkın izleri


ve sökülür bir aşkın izleri
sabaha karşı yazılmış şiirin satır aralarından.
öpüş tenden,
ten ruhtan ayrılır.
piç gibi kalır şiir ve aşk.

hasarlı duygulara giydirilen romantizmin acımtrak izleri dolanır bedeninde. gece, günü doğuramadan ölür bir adamın gözlerinde ve adam boş bakar sonradan olacaklara…
o şimdi her yeni günde olası günahlara sobelenen tanrının yaramaz çocuğudur…  
düşünür;
cümle düşüklüklerinin
buruk tatlarını,
şuh kahkahalara dönüşen
kışkırtıcı niyetleri,
melankolinin
en dibini,
bıçağın en sırtını,
gökyüzünün en mavisini,
siyahın en asilini,
beyninde beslediği köpek balıklarını,
çilek reçeli sürülmüş dudakları,
papatya kokulu bedenleri,
siktir çektiklerini,
siktir çekenleri,
sildiklerini,
karaladıklarını,
yüzüne bakmadıklarını,
yüzüne bakmayanları,
unuttuklarını,
unutamayanları,
unutamadıklarını,
sevmeyenlerini,
sevenlerini,
sevdiklerini,
ayrılıkları,
tokatları,
sevinçleri,
kederleri,
kaybettiklerini,
hüzünleri,
günahları,
sitemleri,
hançerleri,
yalanları,
yalancıları,
hataları,
sevapları,
gözyaşlarını,
tebessümleri,
dostları,
arkadaşları,
akrabaları,
akbabaları,
hikayeleri,
çayları,
kahveleri,
rakıları,
umutları,
umutsuzlukları,
özlemleri,
hayalleri,
süprizleri,
şölenleri,
aldanmışlıkları,
korkaklıkları,
korkusuzlukları,
diğerlerini,
olmamışları,
olacakları,
hevesleri,
zevkleri,
tembellikleri,
keyifleri,
komedileri,
dramları,
trajedileri…
ve sevişmez artık geçmişiyle…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder