7 Şubat 2013 Perşembe

Ben bu filmde çok oynadım


Şarkının içinden kaçıp; söz yazarını, bestecisini ve dinleyeni öldürmeye tam teşebbüs eden sesler duyuyorum. Birer bomba gibi patlayan notalardan savrulan şarapnel parçaları kalbime isabet ediyor. Şarkı; bir cinayetin azmettiricisi.  Şarkı; eş(ey)siz üreyen, beynimi çoğalarak siken bakteri.
İki kirpinin aşk şöleniydi yaşadığımız; ben her buluşmaya traş olup gelirdim, sıkıca sarılırdık, tüm dikenlerin batardı, canım acırdı, acı canıma acırdı; gözümden süzülen yaşlar için; “mutluluktan” derdim… Gözüme yalan kaçtığını söylemezdim.
Bilim dalı sayılacak ve ders olarak okutulacak kadar yalan biriktirdim, her yalan; bağırsak problemi yaşayan ilişkinin içine sıçılması ile kaoslaştı.
Ve ihanetin resmini çizip kaçarken yalan pembesi bulaştı ellerine. Tuvalde durduğu gibi durmadı pembe ihanette.  “Ellere de gülüm ellere, bana vermedin de gittin verdin ellere” gibi anonim bir tekerlemenin basitliği  eşliğinde; ellerindeki pembeyi görüyorum. Gülüyorum. Gülmekten ölüyorum. Hatırlıyorum; ben bu filmde çok oynadım da hakkımı yediler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder