21 Ocak 2013 Pazartesi

Son Cengiz Aydın Gafletle Sunar: Amuda kalkıp işemek


dilini bilmediğim bir karmaşa ve adını koyamadığım bir yabancılık bu. birkaç ana haber bültenini havaya uçurup trajedi olmalıyım. tüm radyolarda gün boyu tanju okan çalmalı, içimde dört dönen kuduz köpeği beslemeliyim küçük iskender şiirleriyle. “barbar conan’ın vahşi kılıcı”nı tam macera bulmuşken okumalıyım.
içki sofralarında; “… sonra mı? sonrası yok güzel abicim; o parayı sevdi gitti evlendi bi kredi kartıyla. ben onu sevmiştim hala insanım.” geyiği yapmalıyım.
“çok şey istemedim biraz mathilda may gülüşü yeterliydi
ishal olmuş ve asla düzelmeyecek ekonomik krizi
son ödeme gününü kaçıran faturaları
ölsün diye dua ettiğim bankaları düşünmezdim
hatta üstüme su sıçratan içi yavşak dolu lacivert opeli bile affedebilirdim, gülseydin…” gibi şeyler yazmalıyım.
ve tüm kapıların belden aşağısına acil çıkış bölümleri monte edilmeli, pencerelerin göğüs hizasından da acil uçuşa yer açılmalı. kaldırım motifli yorganlar üretilip, logar kapaklarından masa yapılmalı… vicdana iyi gelir.
taşak olsam imparatorluğunun solunda, benden rezidansı kireç tutmamış bir sadrazam çıkar mı? çıkmazsa odam kireç tutar mı? gözlerine sütyen takıp güneşlenen deve kuşunun beynindeki kuş bronzlaşır mı?
çilek rengi ruj sürmüştü dudaklarına ki mevsimi değildi çileğin, yine de tazeydi dudakları. peki ben neden öpmüştüm tarladaki çileği dudaklarının yerine, tokmuydum yalana… ya da sen hariç alayına gidermiydim. bunu hiç bilemedim. hiç yoktan iyi değilim ben; vardan pek iyiyim… sadece şarap şişelerinin şarkısı başlayınca susuyorum hepsi bu.‎

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder