22 Ocak 2013 Salı

Bilinçaltı serzenişleri 6


Gerizekâlı dünya serüvenini beyin kıvrımlarımdaki cam kenarı koltuktan izleyip, normal bir insan IQ’süyle süzgeçten geçirip hiç bir işe yaramayacağını bildiğim halde üstüne düşünüyorum. Sağır kalabilmek mümkün değil, ucundan köşesinden lağım sıçrıyor üstüme, isteyerek veya zorunlu belkide boğulmak korkusu ile modifiye edilmiş hayatların nefesine eşlik ediyorum.
Uzun uzun ve yoğunluklu şizofren nöbetlerin dışa vurumu, tüm gücümle herşeye ama herşeye bağırarak küfretmek oluyor, belkide saçma! kesinlikle saçma… Ama harcadığım efor sonrasındaki dinginlik ve devamındaki ölüm sessizliği süper ve iyi geliyor.
Bir karpuz tarlasına girmiş benekli öküzün tüm karpuzları ezerek tarlayı talan etmesindeki “tarlayı özgürce talan etme” ve tarla sahibinin “tüm emeğinin, umutlarının yok olması” durumlarındaki öküz ve tarla sahibinin psikolojisini aşırı sarsılmışlıkla yaşıyorum, bir öküz oluyorum bir tarla sahibi…
Dakikalarca durakta bekleyişimin sonunda tıklım tıklım dolu gelen otobüse binip binmeme arasında karar verme çelişkisinden kurtulup son anda binmeye karar verdiğimde, otobüsün sanki inat edermiş gibi hareket etmesi  sonrasında hassiktir! şimdi; “peşinden koşmalımıyım, ulan ne koşucam bırak gitsin ibne otobüs yenisini beklerim” durumunu çok yaşadım.
O anlarda yaşadığım anlık geç karar vermenin pişmanlığını hayatın geneline yaydığımda bu ve benzeri salakça geç karar vermeler, belkide rahat davranma halleri veya “tembelliği felsefe edinmişsin sen!” söylemlerine inat tembel olma durumlarında takındığım tavrın doğruluğunu tartışmıyorum. Ben yaptıysam o benim doğrum veya benim yanlışımdır ama benimdir…
Ne tarafa gidersen git ensen hep arkanda ve tokatın ensene nereden patlatılacağını pek kestiremiyorsun.
Neyse neyse…
Olumsuzluklarla yaşadığım ön sevişmeyi yarıda kesip, düşen kan şekerimide yerden kaldırıp en tebessümlü hallerimin cebine koyarak şu ana kadar bir zafer bir yenilgi aldığım var olma mücadeleme hararetle devam ediyorum.
Bu mücadelemde bünyeme sabır ve sinerji katacak etkenlerden biri belkide en kışkırtıcısı, sesini; rakıdan içilen ilk yudumun ardından ağıza atılan peynirin ağız içinde rakıdan kalan mayhoşlukla sevişmesinden oluşan o muhteşem lezzetle bir tuttuğum mitolojik tanrıçanın, bana her numarasına öldüğüm o muhteşem ayaklarıyla gelmesini ve getireceklerini beklemek olacak…
Selamlarımla

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder